25.03.2024
Uluslararası Tedarik Zincirleri: Dört Sektörde Küresel Ticaret Modellerinin Analizi
Küresel ticaretin mevcut kalıplarında bir değişim yaşanıp yaşanmadığını ve uluslararası tedarik zincirlerinin ekonomik ve jeopolitik zorlukların üstesinden gelmek için yeniden düzenlenip düzenlenmediğini anlamaya yönelik ilgi giderek artmaktadır. Bu ilgi, ABD ile Çin arasındaki ticari gerilimler, COVID-19 salgını, ticari lojistik sistemindeki aksaklıklar ve Ukrayna'daki savaş gibi son zamanlarda yaşanan gelişmelerden kaynaklanmaktadır. Bu gelişmeler, yabancı tedarikçilere aşırı bağımlılıkla ilgili sorunların fark edilmesini sağlamış ve tedarik ağlarının daha yakın ve daha güvenilir tedarikçilere öncelik verecek şekilde yeniden şekillendirilmesine yönelik tartışmaları artırmıştır. Sonuç olarak, daha fazla tedarik zinciri esnekliği ve güvenilirliği sağlamak için yakın tedarik ve dost tedariki kolaylaştırmayı amaçlayan politikalara artan bir ilgi vardır.
Uluslararası ticaret kalıpları son 20 yıl boyunca büyük ölçüde, firmaların üretim faaliyetlerinin yerelleştirilmesi ve tedarikçi seçimine ilişkin aldıkları kararlar doğrultusunda şekillenmiştir. Bu kararlar, belirsizliği yönetirken maliyetleri en aza indirerek karı optimize etmeyi amaçlayan iş stratejilerini yansıtmaktadır.
2000'li yılların başından bu yana, iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, ticaret altyapısına yapılan yatırımlar ve ticaret maliyetlerindeki düşüşler, şirketlerin dünya genelindeki üretim maliyeti avantajlarından yararlanmasını sağlamıştır. Bu faktörler, üretim süreçlerinin offshoring'ine ve düşük maliyetli yabancı tedarikçilerle artan entegrasyona bağlı olarak uluslararası ticarette keskin bir artışa katkıda bulunmuştur.
Ancak bu küresel entegrasyon süreci, marjinal faydaların azalması ve işgücü maliyetlerinin yakınsaması, otomasyon ve robotizasyondaki teknolojik gelişmeler ve ticaret maliyetlerindeki artış gibi eğilimlerin bir araya gelmesi nedeniyle son on yılda önemli ölçüde yavaşlamıştır. Bu dönem genellikle 2000'li yılların başındaki ''hyper-globalization'' döneminin aksine bir çağrışımla ''slow-balization'' olarak adlandırılmaktadır.
Son yıllarda, küresel ticaret kalıplarını daha da değiştiren yeni güçler devreye girmiştir. Ulusal güvenlik, kamu sağlığı ve çevresel kaygılar ticaret politikalarının oluşturulmasında yeni gerekçeler sağlamaktadır. Ayrıca, uluslararası ticaretin gelir eşitsizlikleri üzerindeki etkisi konusunda artan farkındalık, birçok ülkede politika önceliklerinin değişmesine neden olmuştur. Ayrıca, COVID-19 kısıtlamaları, yinelenen tedarik zinciri darboğazları ve istikrarsız jeopolitik arka plan, yabancı tedarikçilere aşırı bağımlılıkla ilişkili riskleri artırmıştır. Bu faktörler, firmaların yeniden tedarik, nearshoring ve friend-shoring stratejilerini benimseyerek tedarik ağlarının dayanıklılığını artırıp artırmamaları gerektiği konusundaki tartışmaları yoğunlaştırmıştır. Bu tür stratejiler nihayetinde uluslararası ticaret modellerini şekillendirecektir.
UNCTAD'ın (BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı) Mart 2023 tarihli, ‘’ International supply networks: A portrait of global trade patterns in four sectors’’ isimli çalışmasında; iletişim ekipmanları, elektrikli makineler, motorlu taşıtlar ve tekstil ve hazır giyim sektörlerinde, uluslararası tedarik ağlarının gelişimi analiz edilmiştir.
Genel olarak, çalışmanın sonuçları, tedarik ağlarının 2005 yılından bu yana önemli ölçüde geliştiğini ve değişikliklerin çoğunun 2005-2015 döneminde meydana geldiğini göstermektedir. Bu dönemde dört ağın tamamında görülen genel eğilim, uzak depolama ve küresel değer zincirlerinin büyümesi olmuştur. 2015'ten bu yana ağların gelişimi yavaşlamış ve farklı eğilimler izlemiştir. Analiz ayrıca dört tedarik ağının yapısında ve analiz dönemi boyunca geçirdikleri evrimde önemli farklılıklar olduğuna işaret etmektedir.
İletişim ekipmanları tedarik ağı, özellikle 2015'ten bu yana Çin'in ağırlıkta olduğu sınırlı sayıda merkeze yüksek derecede bağımlılık göstermektedir. Bu tedarik ağı, ağırlıklı olarak Doğu Asya ekonomileri tarafından şekillendirilmektedir. 2021 itibariyle, ağ büyük ölçüde Çin, Hong Kong ve Tayvan ekonomilerine güçlü bir şekilde sırtını dayamıştır. Bu üç ekonomi dışında, özellikle 2015'ten sonra ağdaki önemi büyük ölçüde artan tek ekonomi Vietnam'dır. İletişim ekipman tedarik ağı, 2015'ten bu yana bazı ''nearshoring'' ve ''friend-shoring'' belirtileri göstermektedir.
Elektrikli makine tedarik ağı 2005 yılından bu yana önemli değişiklikler geçirmiştir. 2005 yılında bu ağ, Amerika Birleşik Devletleri etrafında yapılandırılmış Kuzey Amerika ağı ve Almanya merkezli Avrupa ağı ile büyük ölçüde iki kutupluydu. 2021 itibariyle bu ağ, merkezinde Çin'in yer aldığı ve kendi tedarik ağını diğer Asya ekonomilerinden destek alarak oluşturduğu üç kutuplu bir hal almıştır. Çin, Kore Cumhuriyeti, Vietnam ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinin bu ağdaki önemleri 2005 yılından bu yana artmıştır. Elektrikli makine tedarik ağı, 2015'ten sonra da ''farshoring'' eğilimiyle şekillenmiştir. Bu ağ, 2015'ten bu yana sınırlı ölçüde ''friend-shoring'' eğilimi göstermektedir.
Motorlu taşıtlar tedarik ağı 2021 itibariyle, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri merkezli olarak büyük ölçüde iki eksenli olmaya devam etmektedir. Ancak Çin bu ağda giderek daha önemli bir rol üstlenmektedir. Avrupa merkezli kutupla ilgili olarak, Doğu Avrupa ülkelerinin bu ağa katılımı artmış olup, katkıları büyük ölçüde Almanya ile bağlantılıdır. İngiltere’nin bu ağdaki önemi, muhtemelen Brexit nedeniyle, son zamanlarda azalmıştır. Kuzey Amerika merkezi ile ilgili olarak, Meksika'nın motorlu araç tedarik ağındaki önemi artarken, Kanada'nın önemi azalmıştır. Bu ağ, son yıllarda bile açık bir şekilde ''far-shoring'' eğilimi sergilemektedir ve ''friend-shoring'' eğilimlerine dair herhangi bir kanıt göstermemektedir.
Tekstil ve hazır giyim sektörünün uluslararası tedarik ağı nispeten merkezsiz kalmıştır. 2021 yılı itibariyle, ana kutupları Çin ve Vietnam'dır. Bu tedarik ağı 2005'ten bu yana Bangladeş, Kamboçya, Hindistan ve Pakistan'ı önemli merkezler haline getirmiştir, ancak bunun nedeni büyük ölçüde Çin ile olan bağlantılarıdır. Buna karşın, birçok yüksek gelirli ülkenin tedarik zincirindeki ağırlığı 2005'ten bu yana azalmıştır. Bu ağ, özellikle 2015'e kadar ''far-shoring'' eğilimleri gösterirken, 2015'ten sonra ''nearshoring'' belirtisi göstermemektedir. Diğer taraftan 2015'ten bu yana bazı ''friend-shoring'' eğilimleri sergilemektedir.
Genel olarak çalışmanın bulguları, uluslararası tedarik ağlarının son birkaç yılda genel olarak daha merkezsiz hale geldiğini göstermektedir. Bununla birlikte, ağların birçoğu sınırlı sayıda ülkenin hakimiyetinde kalmaya devam etmekte, gelişmiş ekonomilerdeki tedarikçiler ve Doğu Asya ülkeleri birçok ağda hakimiyetlerini sürdürmektedir. Çalışma aynı zamanda en son ticaret istatistiklerinde nearshoring ve friend-shoring eğilimlerine dair bazı sınırlı kanıtlar bulmaktadır. Tedarik zincirlerinin yeni bir yapılanmaya gitmesi yıllar alabileceği için bu durum sürpriz değildir. Mevcut küresel ticaret modellerinde anlamlı bir değişiklik, yeni güvenilir tedarikçilerin bulunmasını ve bu tür bir yeniden yapılanmayı destekleyen gerekli ticaret altyapısının oluşturulmasını gerektirecektir. Bu bağlamda, analizin ortaya koyduğu sınırlı kanıtların, henüz gerçekleşmemiş olan daha genel değişikliklerin başlangıcına işaret etmesi mümkündür.
Çalışmanın bir diğer genel bulgusu da, gelişmiş ülkeler ve Doğu Asya ekonomileri tedarik ağlarına hakim olmaya devam ederken, Latin Amerika ve Afrika ülkelerinin en azından ara girdi ticaretinde dahi kayda değer bir varlık gösterememeleri olmuştur.
Uluslararası tedarik ağlarının yapısındaki değişikliklerin yarattığı fırsatlar, teknolojik yenilenmeye ve ticaret maliyetlerinin azaltılmasına bağlı olacaktır. Bu nedenle, teknolojilerin benimsenmesini kolaylaştıracak yatırım ve ortaklıklar, ticaret altyapısına yapılacak yatırımlar ve ticaretle ilgili düzenlemelerde şeffaflık ve işbirliğinin geliştirilmesi, gelişmekte olan ekonomilerin tedarik ağlarına entegrasyonu için büyük önem taşımaktadır.
Kaynak: UNCTAD Working Paper - International supply networks: A portrait of global trade patterns in four sectors