30.06.2024
İklim Değişikliğinin Ele Alınmasında Ticari Tedbirlerin Rolü
Uluslararası ticaret ve iklim değişikliği hukuku, birbirleriyle kaçınılmaz olarak ve giderek daha fazla etkileşim içinde olan iki ayrı alandır. Özellikle UNFCCC (United Nations Framework Convention on Climate Change) ve Paris Anlaşması; devletlerin küresel ortalama sıcaklıklardaki artışı 2°C'nin "çok altında" sınırlamaya yönelik küresel hedefine ulaşmak için emisyon azaltma hedefleri belirledikleri ve iklim değişikliğine karşı önlemlerini benimsedikleri yasal çerçeveyi oluşturmaktadır.
Bu yasal çerçeve, ülkeleri hedeflerine ulaşmak için hangi tedbirleri uygulayacakları konusunda serbest bırakmaktadır. Bununla birlikte, uluslararası ticaret hukuku ve özellikle de Dünya Ticaret Örgütü'nün kural ve ilkeleri, Devletlerin uluslararası ticareti potansiyel olarak etkileyebilecek bir tedbiri, söz konusu tedbir öncelikle iklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlasa bile, ne zaman ve nasıl kabul edebileceğini belirlemektedir.
Küresel CO2 emisyonlarının dörtte biri doğrudan veya dolaylı olarak ticareti yapılan mal ve hizmetlerin üretimi ve dağıtımıyla bağlantılı olduğundan, ticaretle ilgili tedbirler iklim değişikliğinin azaltılması ve adaptasyonun teşvik edilmesinde önemli bir rol oynayabilir.
İklim değişikliğini hafifletmek için yaygın olarak kullanılan diğer bir yaklaşım olan sera gazı emisyon ücretlendirilmesi ise daha yavaş uygulanmakta ve genellikle siyasi olarak daha az kabul edilebilir veya pratik görünmektedir.
İklim değişikliğiyle ilgili ticari tedbirler, sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda önemli bir potansiyele sahiptir ve giderek daha fazla benimsenmektedir.
İçten yanmalı motor yasakları veya karbon sınır ayarlamaları üzerine yapılan son tartışmalar, bu araçların geniş kapsamlı etkilerinin altını çizmiştir. Bu araçların uluslararası hukukla uyumluluğunu sağlamak ve aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler için adil bir pazar erişimine etkin bir şekilde izin vermek giderek daha önemli hale gelmektedir.
İklim değişikliğinin ele alınmasında ticari önlemlerin rolü
Uluslararası iklim değişikliği yasal çerçevesi (UNFCCC), ülkeleri emisyon azaltma hedeflerine ulaşmak için hangi özel tedbir ve politikaları benimseyecekleri konusunda serbest bırakmaktadır. UNFCCC (United Nations Framework Convention on Climate Change), sanayileşmiş ülkelerin ve geçiş ekonomilerinin "insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını sınırlandırarak ve sera gazı yutaklarını ve rezervuarlarını koruyarak ve geliştirerek iklim değişikliğinin azaltılması konusunda ulusal politikalar benimsemelerini ve ilgili önlemleri almalarını" gerektirmektedir.
1997 Kyoto Protokolü, Annex I ve Annex I Dışı şeklinde ülkeler arasında ayrım yapmış ve sadece Annex I ülkelerinin emisyonlarını azaltmalarını şart koşmuştur. Bununla birlikte, Kyoto Protokolü'nde ulusal emisyon azaltım hedefleri belirlenmiş olsa da, Kyoto Protokolü hedeflerine ulaşmak için hangi spesifik önlemlerin alınacağı her bir ülkeye bırakılmıştır.
UNFCCC ve Kyoto Protokolü, sera gazı emisyon azaltım yükümlülüklerinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında paylaştırılmasına ilişkin olarak "ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk" ilkesi üzerine inşa edilmiştir.
2015 Paris Anlaşması ise; ülke grupları arasındaki ayrımı ortadan kaldırdı ve her bir Taraf Devletin kendi hedeflerini belirlemesine izin verdi. Bu, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk ilkesinin uygulanmasında önemli bir gelişmeye işaret etmekte ve potansiyel olarak iklim değişikliği ile ilgili ticari tedbirler için tek bir rejim oluşturmaktadır. Anlaşma, genellikle 'aşağıdan yukarıya' olarak tanımlanan ve her ülkenin hem emisyon azaltım hedefini hem de ulusal olarak belirlenmiş katkılarını (NDC - Nationally Determined Contributions) karşılamak için benimseyeceği tedbirleri seçmekte özgür olduğu bir yaklaşımı benimsemiştir.
Paris Anlaşması kapsamında, Taraf Devletlerin sadece
- hedeflerini belirlemeleri ve bildirmeleri;
- hedeflerini her beş yılda bir gözden geçirmeleri; ve
- her gözden geçirmede hedeflerini düşürmekten kaçınmaları
gerekmektedir.
Ticaretle ilgili tedbirleri içeren temiz enerji ve iklim dostu teknolojilere ilişkin eylem planlarının kabul edilmesi, NDC'lerde oldukça yaygın hale gelmiştir. Hatta bazı ülkeler iklim değişikliğini ticaret politikası çerçevelerine dahil etmişlerdir.
Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi, ticaret tedbirlerini 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin (SKH) birçoğuna ulaşılmasını desteklemek ve daha yeşil ve daha dirençli bir ekonomiye geçişi teşvik etmek için önemli bir araç olarak tanımlamaktadır.
Ticaretle ilgili tedbirler, 2021 Glasgow İklim Paktı'nda belirtildiği üzere, ülkelerin; "temiz enerji üretimi ve enerji verimliliği tedbirlerinin hızla yaygınlaştırılması da dâhil olmak üzere düşük emisyonlu enerji sistemlerine geçiş için teknolojilerin geliştirilmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması ile politikaların benimsenmesini hızlandırma..." çabalarına katkıda bulunabilir.
Dünya Ticaret Örgütü himayesindeki çok taraflı ticaret hukuku, sürdürülebilir kalkınmayı ve çevrenin korunmasını kapsayıcı bir hedef olarak kabul etmekte ve böylece iklim değişikliğini ele alan DTÖ uyumlu ticari tedbirlerin kabul edilmesinin önünü açmaktadır.
1995'te Dünya Ticaret Örgütü'nü kuran Marakeş Anlaşması'nın Önsözünde "ticaret ve ekonomik girişim alanlarındaki ilişkilerin, yaşam standartlarını yükseltmek, [...] sürdürülebilir kalkınma hedefine uygun olarak dünya kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasına izin verirken, hem çevreyi korumak ve muhafaza etmek hem de farklı ekonomik kalkınma düzeylerinde kendi ihtiyaçları ve endişeleriyle tutarlı bir şekilde bunu yapmak için araçları geliştirmek amacıyla yürütülmesi gerektiği" belirtilmektedir.
Ticaretle ilgili önlemler ''Tarife'' ve ''Tarife Dışı Tedbirler'' (NTM - Non Tariff Measure) olarak ikiye ayrılabilir.
Tarife Dışı Tedbirler (NTM - Non Tariff Measure); lisanslar, kotalar, fiyat kontrol önlemleri ve finansman önlemleri ile teknik düzenlemeler gibi çok çeşitli ticaret kontrol araçlarını içerir.
Tarife Dışı Tedbirlerin (NTM - Non Tariff Measure) iklimle ilgili diğer hedefleri; örneğin Karbon Sınır Ayarlama Mekanizmaları (CBAM'ler) getirerek ticaret ortaklarını yerel iklim değişikliği azaltma tedbirlerini benimsemeye teşvik etmektir. Bir diğer önemli amaç ise, kendi devletlerinin daha sıkı iklim yasaları veya politikaları benimsemesi halinde üreticilerin karşılaşabileceği rekabet avantajı kaybı gibi iklim eylemlerine yönelik caydırıcı unsurların ortadan kaldırılmasıdır. Enerji verimliliği gibi belirli ürün özelliklerine ilişkin düzenlemeler genellikle bu amaca hizmet etmektedir.
Tarife Dışı Tedbirlerin (NTM - Non Tariff Measure) karmaşıklığı ve çeşitliliği nedeniyle, kapsamlı ve karşılaştırılabilir veriler analiz için bir engel teşkil etmektedir. Tarifelere ilişkin bilgiler merkezi kaynaklar aracılığıyla elde edilebilirken, Tarife Dışı Tedbirlere (NTM - Non Tariff Measure) ilişkin verileri genellikle Dünya Ticaret Örgütü bildirimleri veya çeşitli ulusal kaynakların ülke eşleştirmeleri yoluyla oluşturulmaktadır.
Tarife Dışı Tedbirler (NTM - Non Tariff Measure) şeffaflık girişimi ve TRAINS veritabanı (NTM'lere ilişkin küresel bir çevrimiçi bilgi portalı) ile UNCTAD, küresel olarak uyumlaştırılmış bir NTM veri toplama yaklaşımı geliştirmiş ve küresel mal ticaretinin %90'ından fazlasını kapsayan 100'den fazla ülke için NTM verilerinin elde edilmesini sağlayan küresel bir girişimi koordine etmiştir.