18.03.2024
Plastik Kirliliği
Günümüzde plastik kirliliğinin mevcut boyutlarının sürdürülemez olduğu, insan sağlığına, geçim kaynaklarına, gıda sistemlerine ve çevreye ciddi zararlar verdiği artık herkes tarafından kabul edilmektedir.
Polimerlerin uzun ömürlü doğası nedeniyle; işlenmiş ürünlerden geri dönüştürülmüş ürünlere ve makrodan nano parçacıklara kadar geniş bir yelpazede, herhangi bir zaman diliminde üretilmiş tüm plastiklerin farklı biçimlerde hala bizimle birlikte olması şaşırtıcı değildir ve bugün neredeyse tüm ekosistemlerde bulunmaktadır.
Plastiklerin sera gazı (GHG) emisyonları ve iklim değişikliği üzerindeki önemli etkilerine dair kanıtlar da her geçen gün artmaktadır.
Plastik kirliliğinin birden fazla boyutu (hava, toprak, tatlı su ve okyanuslar) olmasının yanında, plastik üretimi, kullanımı ve imhasının yaşam döngüsü boyunca devam ettiği ve plastiklerin ana üreticisi veya kullanıcısı olmayan ülkeler de dahil olmak üzere tüm coğrafyaları etkilediği bir gerçektir.
Mevcut durum sürdürülebilir değildir ve plastiklerin yaşam döngüsü boyunca neden olduğu çevresel tahribatın çoklu boyutlarını ele almak için; hükümetler, endüstri ve sivil toplum grupları tarafından girişilen çabaları tetiklemiştir.
Diğer taraftan bu konudaki mücadelenin ne kadar zor olduğunu göz önünde bulundurmak önemlidir. Fiyatı ve işlenebilirliği nedeniyle plastik, tedarik zincirlerinin her aşamasında ve neredeyse tüm sektörlerde kullanılmaktadır. UNCTAD verilerine göre sadece 2021 yılında 369 milyon tondan fazla plastik ticareti yapılmış olup, bu rakam yaklaşık 1.184 milyar dolar değerindedir ve dünya mal ve hizmet ticaretinin %5,3'ünü oluşturmaktadır.
Plastiğin çevre üzerindeki etkisi; kullanılan birincil plastiğin türüne, plastik bir üründeki polimer-ürün kombinasyonuna ve ülkelerin plastik atıkları toplama ve imha etme kapasiteleri gibi pek çok faktöre bağlıdır.
Çalışmalar, plastik yaşam döngüsünün ilk aşaması olan plastik üretmek için yapılan hammadde çıkarma ve rafine etme işlemlerinin en yüksek sera gazı kaynağına yol açtığını ortaya koymuştur. Günümüzde kullanımda olan plastiklerin %98'i ham petrol veya gazdan üretilen plastiklerdir ve rafine edilmeleri için yüksek enerji tüketimi gerekmektedir.
İşlenmemiş plastiklere göre daha az sera gazı salınımına neden olan ve geri dönüştürülmüş malzemeden yapılan plastikler, küresel plastik kullanımının yalnızca %9'unu oluşturmaktadır ve 2019 itibariyle yaklaşık %22'si yanlış kullanılmıştır. Bir sonraki üretim aşaması olan plastik üretimi, alkanların olefinlere parçalanması, olefinlerin plastik reçinelere polimerizasyonu ve plastikleştirilmesi ve diğer kimyasal arıtma süreçleri nedeniyle hem enerji hem de sera gazı emisyonu yoğun bir süreçtir. Diğer taraftan plastik üretiminde; kalıcı organik atıklar için bir yuva ve taşıma aracı olarak da işlev görebilecek kimyasal katkı maddeleri kullanılmaktadır.
Plastiğin toplanması ve imhası süreçlerinde ise; plastik atıkların yeterince etkin bir şekilde yönetilmemesi hava, toprak ve deniz ortamlarının giderek daha fazla kirlenmesine yol açmıştır. Tarihte üretilen tüm plastiğin yaklaşık %75'i atık haline gelmiştir. Bu durum, mükemmel atık toplama ve yönetim sistemlerine ve malzeme geri kazanımı için yüksek kamu desteğine sahip ülkelerde bile gözlemlenmektedir. Bunun nedeni, tüm plastik atıkların geri dönüştürülmesinin zor olması ve çoğunun düzenli çöp depolama alanlarında kalması ve bazı durumlarda göllere, nehirlere ve okyanus havzalarına ulaşmasıdır.
Plastiğin %79'unun çevreye atılması ve bu miktarın artmaya devam etmesi nedeniyle küresel olarak, çöp sahalarında, tarım topraklarında, sokaklarda, su yollarında, nehirlerde ve okyanuslarda bir asırlık atık birikmektedir - örneğin, her yıl 8 milyon tondan fazla plastik atık okyanusa sızmaktadır. Aslında, üretilen tahmini 6,3 milyar ton küresel plastik atığın sadece yaklaşık %9'u geri dönüştürülmüş, %12'si yakılmıştır - bu da son derece yüksek sera gazı emisyonlarına yol açmaktadır ve plastik atık yönetiminden kaynaklanan emisyonların başlıca nedenidir. Bu rakamlar sadece plastiklerin toksisitesi nedeniyle değil, aynı zamanda plastiklerin uzun ömürlü olması nedeniyle de endişe vericidir - ki bu bazı durumlarda özellikle sorun yaratmaktadır.
Bu rakamlar sadece plastiklerin toksisitesi nedeniyle değil, aynı zamanda plastiklerin uzun ömürlü olması nedeniyle de endişe vericidir. Bozunma süresi türlerine ve dış çevre koşullarına bağlıdır. Örneğin; düşük yoğunluklu polietilen (LDPE) plastik torbalar ve yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE) şişeler gibi tek kullanımlık plastik ürünlerin tahmini yarı ömürleri karada 5-250 yıl ve deniz ortamlarında 3-58 yıl olabilirken, yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE) borular gibi sert plastiklerin tamamen bozunması için binlerce yıla ihtiyaç vardır ve tahmini yarı ömürleri 1.200 yıldır.
Bu durum dünya genelinde gözlemlenmekle birlikte, özellikle plastik üretmeyen ya da plastik tüketiminin yüksek olmadığı kıyı ülkelerinde daha yaygın ve görünürdür. Kıyı ülkeleri plastik şişelerin, plastik torbaların ve diğer tek kullanımlık plastiklerin yarattığı çevresel kirliliğe daha fazla maruz kalmaktadır.
Diğer taraftan suda yaşayan canlılar da zarar görmektedir. Plastikler deniz canlıları tarafından yutulmakta ve içerdikleri kimyasallar nedeniyle ölümler artmakta ya da yanlış tokluk hissine yol açtığı için açlıktan ölmelerine neden olmaktadır. Bu durum örneğin kaplumbağalar, balıklar (koruma altındaki türler ve ticari değeri yüksek türler dahil), deniz memelileri, deniz kuşları için geçerlidir ve deniz biyoçeşitliliğini azaltmaktadır.
Kaynak: Plastic Pollution - The pressing case for natural and environmentally friendly substitutes to plastics - UNCTAD (2023)