24.02.2024
Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 2015 yılında kabul edilmesinden sonraki ilk dönem girişimlerinde bazı olumlu gelişmeler kaydedilmiştir. Aşırı yoksulluk ve çocukların ölüm oranları düşmeye devam etmektedir. HIV ve hepatit gibi hastalıklara karşı ilerleme kaydedilmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik bazı hedefler olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır. En yoksul ülkelerde elektriğe erişim artmakta ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji kaynakları içindeki payı yükselmektedir. Küresel olarak işsizlik 2008 mali krizi öncesinden bu yana en düşük seviyelere gerilemiştir. Deniz koruma alanları beş yıl içinde iki kattan fazla arttı. Ancak bu ilerlemelerin çoğunun kırılgan ve birçoğunun da çok yavaş olduğu artık çok net. Geçtiğimiz üç yıl içinde COVID-19 salgını, Ukrayna'daki savaş ve iklimle ilgili felaketler zaten duraksayan ilerlemeyi daha da kötüleştirdi.
2030'a yaklaşırken gelinen noktada Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin gerçekleşme oranıyla ilgili tablo çok umut verici değil.
Güncel verilerin mevcut olduğu yaklaşık 140 hedefe ilişkin bir değerlendirme, bu hedeflerin yaklaşık yarısının orta veya ciddi derecede aksadığını ve yüzde 30'undan fazlasının ya hiç ilerleme kaydetmediğini ya da 2015 temel çizgisinin altına gerilediğini göstermektedir.
Mevcut eğilimlere göre, 2030 yılında 575 milyon insan hala aşırı yoksulluk içinde yaşıyor olacak ve ülkelerin sadece üçte biri ulusal yoksulluk seviyelerini yarıya indirme hedefine ulaşabilecek. Şaşırtıcı bir şekilde, dünya 2005'ten bu yana görülmemiş açlık seviyelerine geri döndü ve gıda fiyatları 2015-2019 dönemine göre daha fazla ülkede daha yüksek olmaya devam ediyor.
Bu gidişle, yasal güvence alanında cinsiyetler arasındaki farkların kapatılması ve ayrımcı yasaların kaldırılması 286 yıl sürecek. Eğitim alanında ise, yıllarca süren yetersiz yatırımların ve eğitim alanındaki kayıpların etkileri, 2030 yılına kadar yaklaşık 84 milyon çocuğun okul dışında kalmasına ve okula devam eden 300 milyon çocuk ya da gencin okuma yazma bilmeden okuldan ayrılmasına neden olacaktır.
Eğer mevcut ekonomik ve siyasi sistemlerimizin dar görüşlülüğünü gösteren bir örnek varsa o da doğaya karşı yürütülen savaşın giderek şiddetlenmesidir.
Küresel sıcaklık artışını 1.5 santigrat derece ile sınırlamak, iklim krizinin en kötü etkilerini önlemek ve iklim değişikliğinin ön saflarında yer alan insanlar, topluluklar ve ülkeler için iklim güvenliğini sağlamak için küçük bir fırsat kapısı hızla kapanmaktadır.
Karbondioksit seviyeleri 2 milyon yıldır görülmeyen bir düzeye yükselmeye devam ediyor. Mevcut ilerleme hızıyla, yenilenebilir enerji kaynakları 2030'da enerji kaynaklarımızın sadece bir kısmını oluşturmaya devam edecek, yaklaşık 660 milyon insan elektriksiz kalacak ve yaklaşık 2 milyar insan yemek pişirmek için çevreyi kirleten yakıtlara ve teknolojilere bağımlı olmaya devam edecek.
Yaşamımızın ve sağlığımızın büyük bir kısmı doğaya bağlı olmasına rağmen, dünya çapında çok sayıda tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayken ormansızlaşmayı durdurmak 25 yıl daha sürebilir.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine yönelik ilerleme eksikliği evrenseldir, ancak gelişmekte olan ülkelerin ve dünyanın en yoksul ve en savunmasız insanlarının kolektif başarısızlığımızın yükünü taşıdığı çok açıktır. Bu, yüzlerce yıl öncesine dayanan ancak bugün hala devam eden küresel adaletsizliklerin doğrudan bir sonucudur.