Küresel Ticaretin Dönüşümü: Tarihsel Gelişmeler ve Geleceğe Bakış
Küresel ticaret, son on yıllarda önemli değişimlere sahne olmuş ve dünya ekonomisinin şekillenmesinde kritik bir rol oynamıştır.
Gelişmekte olan ekonomilerin artan payı, deniz ticaretinin yükselişi, e-ticaretin büyümesi, plastik ticaretindeki artış ve kritik minerallere olan talep gibi başlıklar, bu dönüşümün temel taşlarını oluşturuyor.
Gelişmekte Olan Ekonomilerin Artan Payı
BM Ticaret ve Kalkınma Birimi'nin kurulduğu 1964 yılından bu yana ticaret önemli ölçüde artmıştır. Enflasyonu yansıtan cari fiyatlarla ölçüldüğünde, günümüzde mal ticareti altmış yıl öncesine göre yaklaşık 134 kat daha fazladır. Ulusal ekonomilerin küresel sistemle bütünleşmesi bu kayda değer büyümenin gerçekleşmesine yardımcı olmuştur.
Tarifelerin Azalması ve Tarife Dışı Önlemlerin Artışı
Dünya Ticaret Örgütü anlaşmaları, ikili ve bölgesel ticaret anlaşmaları ve tek taraflı politikalar sayesinde 1995 yılından bu yana gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretindeki payının artmasında tarifelerin serbestleştirilmesi etkili olmuştur.
Deniz Ticareti ve Konteyner Taşımacılığının Yükselişi
Gemiler, elektronikten giysiye ve gıdaya kadar mal ticaretinin yaklaşık %80 'ini taşımaktadır. BM Ticaret ve Kalkınma Örgütü'nün kuruluşundan bu yana deniz yoluyla yapılan ticaret hacmi önemli ölçüde artmıştır. 1970 ve 2021 yılları arasında gemilerle taşınan yük 2,6 milyar tondan yaklaşık 11 milyar tona yükselmiştir.
Standart nakliye konteynerinin icadı, küresel ticarette devrim yaratarak malların demiryolu, karayolu ve deniz yoluyla sorunsuz bir şekilde taşınmasını sağladı. 2010'dan 2022'ye kadar dünya konteyner limanı hac mi %56 oranında artmıştır.
Dökme yük gemileri ve petrol tankerleri taşıma kapasitesi açısından hala baskın olsa da, konteyner gemileri on yıllar içinde önem kazanmıştır. Küresel taşıma kapasitesi içindeki payları 1980'de %1,5 iken 2024'te %14'e yükselmiştir.
Gelişmekte olan ekonomiler, küresel olarak gemilerden boşaltılan mallar içindeki paylarını artırmıştır
Gelişmekte olan ülkeler uzun zamandır deniz yoluyla taşınan mallar için önemli yükleme noktaları olsa da, boşaltılan mallar içindeki payları artarak 2011 yılında %50'yi aşmış ve 2020 yılında %61'e ulaşmıştır.
Bu eğilim, küresel pazarda tüketici olarak artan rollerini yansıtmaktadır. Ayrıca, ticari mal ithalatı yarı mamul malları da içerdiğinden, küresel değer zincirlerine artan katılımlarını da vurgulamaktadır. Ancak bu katılım çeşitlilik göstermekte olup Asya, özellikle de Çin ve komşu Doğu Asya ekonomileri başlıca katılımcılar olarak öne çıkmaktadır.
Dijital Ekonominin Büyümesi
Teknolojik gelişmeler, yaygın internet erişimi ve akıllı telefonların yaygınlaşması e-ticaretteki hızlı büyümeyi körükledi. Son tahminlere göre 2022 yılına kadar küresel GSYH'nin yaklaşık dörtte üçünü oluşturan 43 gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomide e-ticaret satışları 2016 yılına göre %60 artarak yaklaşık 27 trilyon dolara ulaşacaktır.
Telekomünikasyon ve finansal hizmetler de dâhil olmak üzere dijital olarak sunulabilen hizmetlerin ticareti de 2010 yılından bu yana %114 oranında artmıştır. Gelişmekte olan ülkeler 2010 yılında %19 olan paylarını 2022 yılına kadar %24'e çıkarmıştır.
Gelişmekte olan ülkeler için dijital dönüşüm ekonomik büyüme, istihdam yaratma ve yoksulluğun azaltılması için büyük bir potansiyel sunmaktadır. Ancak, bu fırsatlardan yararlanmak için yüksek pazar yoğunluğu, yetersiz yasalar ve altyapı, sınırlı mali kaynaklar ve dijital beceri eksikliği gibi önemli zorluklarla karşılaşmaktadırlar.
Artan Emisyonlar ve Sürdürülebilirlik İhtiyacı
Kişi başına düşen küresel GSYİH 1960'tan bu yana neredeyse üç katına çıkarken, CO2 emisyonları dört katına çıkmıştır. Malların üretimi ve dağıtımı, tüm emisyonların yaklaşık dörtte birine katkıda bulunarak hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için bir zorluk teşkil etmektedir.
On yıllar boyunca, kişi başına düşen emisyonlar alt-orta ve üst-orta gelirli ülkelerde artarken, yüksek gelirli ülkelerde düşmüştür. Bu durum, hem çevresel hem de kalkınma hedeflerine hitap eden adil bir küresel enerji geçişini sağlarken, daha sürdürülebilir üretim ve dağıtım yöntemleri bulmanın acil bir ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır.
Plastik Ticareti ve Çevre Dostu Alternatifler
Küresel plastik ticareti 2005 yılında 535 milyar dolardan 2022 yılında 1,2 trilyon dolara çıkarak iki kattan fazla artmıştır. Dünya 2021 yılında 19 milyondan fazla kamyonu doldurmaya yetecek 382 milyon tondan fazla plastik ticareti yaptı. Plastiklerin %10'undan azı geri dönüştürüldüğünden, bu ürünlerin çoğu çevremizi kirletiyor.
Bambu, kenevir, kum ve yosun gibi sürdürülebilir malzemeler, özellikle gelişmekte olan ekonomiler için çevre dostu alternatifler ve büyüyen ticaret fırsatları sunuyor. 2022 yılında, plastik ikamelerindeki küresel ticaret yaklaşık 557 milyar dolar değerindeydi. Plastik ikamelerinin küresel ihracatının yaklaşık üçte ikisi, çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerden gelen hammadde şeklindedir.
Emtia Bağımlılığı ve Çeşitlendirme İhtiyacı
Birçok gelişmekte olan ekonomi tarihsel olarak petrol, bakır, kakao ve buğday gibi birkaç emtiaya bağımlı olmuş ve bu da büyümelerini engellemiştir. Bir ülke, toplam mal ihracatının %60'ından fazlasını emtialar oluşturduğunda “bağımlı” olarak sınıflandırılır.
Kritik Mineraller ve Enerji Dönüşümü
İklimle ilgili acil durum, yenilenebilir enerji teknolojileri için kritik öneme sahip minerallere yönelik talebin artmasına yol açmıştır. BM Ticaret ve Kalkınma Örgütü'nün (UNCTAD) Uluslararası Enerji Ajansı verilerine dayanarak yaptığı tahminler, 2050 yılına kadar lityum talebinin %1.500'ün üzerinde artabileceğini göstermektedir. Nikel, kobalt ve bakır için de önemli artışlar beklenmektedir.
Bu talep, başta büyük rezervlere sahip Afrika olmak üzere bu madenler bakımından zengin gelişmekte olan ülkeler için fırsatlar sunmaktadır. Ancak, tam anlamıyla faydalanmak ve emtia bağımlılığını derinleştirmekten kaçınmak için, bu ülkelerin sadece ham mineral tedarik etmek yerine değer zincirinde yukarı çıkmaları gerekmektedir.