Mal Ticareti Dinamizmini Kaybediyor: Küresel Ticaretin Zorlukları
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana uluslararası ticaret sistemi en ciddi sınamalarından biriyle karşı karşıya kalmaktadır. Dünya ticaretinin yapısındaki dönüşüm (UNCTAD, 2024) ve küresel değer zincirlerinin yeniden yapılandırılması son on yıl içerisinde belirginleşmiştir. Günümüzdeki politika şokları ve artan küresel belirsizlikler, bu dönüşüm sürecini daha da hızlandırmakta; bu da ticaretin nihai yapısına dair öngörüde bulunmayı güçleştirmektedir. Bununla birlikte, mal ticareti akışlarının yoğun baskı altında olduğu ve bu durumdan ciddi şekilde etkileneceği şimdiden görülmektedir.
2024 Sonu: Geçici Canlanma Sinyalleri
Yakın geçmişte açıklanan veriler, küresel mal ticaretine ilişkin olumlu bir görünüm sunmaktaydı. CPB Hollanda Ekonomi Politikaları Analiz Bürosu’na göre, 2024 yılının son çeyreğinde küresel ticaret – ihracat ve ithalat ortalaması – reel olarak yıllık bazda %2,8 oranında büyümüştür. Bu büyüme, 2022’nin ilk yarısından bu yana kaydedilen en yüksek yıllık artıştır.
Çin’in ihracatında görülen %14’lük artış, ABD (+%7), Latin Amerika (+%9) ve Japonya hariç ileri Asya ekonomilerinden (+%8) gelen güçlü ithalat talebiyle desteklenmiştir. Ancak Birleşik Krallık ihracatında %12’lik düşüş dikkat çekmiş; geçiş ekonomileri (-%1) ile Afrika ve Orta Doğu (-%2) ise daha sınırlı düşüşler yaşamıştır.
Bu büyüme, büyük ölçüde şirketlerin ve hanehalklarının beklenen gümrük tarifeleri öncesinde stoklarını artırması ve yüksek bedelli ürünlerde harcamalarını öne çekmesinden kaynaklanmıştır. ABD’de tüketici ve işletme güveninin azalması ile birlikte Nisan 2025 başında açıklanan yeni gümrük tarifeleri, 2024 sonu ve 2025 başındaki ticaret artışının sürdürülebilir olmadığını göstermektedir. Hatta mevcut durumda, yakın vadede ciddi bir tersine dönüş riski de göz ardı edilememektedir.
Ticarette Zayıflayan Görünüm: Göstergeler Ne Diyor?
Bir dizi gösterge, bu olumsuz eğilimi desteklemektedir:
- 2025 yılı başında, ABD’nin başlıca ticaret ortaklarına yönelik gümrük tarifelerini artırma niyetini açıklamasıyla, ticaret politikasına dair belirsizlik keskin biçimde artmıştır.
- Başlıca ihracatçı ülkelerdeki satın alma yöneticileri endekslerinde yeni ihracat siparişleri 50 eşik değerinin altına gerilemiştir.
- Şanghay Konteynerli İhracat Navlun Endeksi, Ocak-Mart 2025 döneminde %40 oranında düşerek pandemi öncesi seviyelere inmiştir.
- UNCTAD’ın “Trade Nowcast” tahminleri, 2025’in ilk çeyreği boyunca her yeni veri setiyle birlikte aşağı yönlü güncellenmiştir.
- Artan ticaret gerilimleri, özellikle kırılgan ekonomiler açısından kalkınma sürecini tehdit etmekte; reel sektörde olumsuz etkiler şimdiden hissedilmektedir (UNCTAD, 2025c).
Hizmet Ticareti Güçlü Kalmaya Devam Ediyor
Tarifelerden daha az etkilenme özelliği sayesinde hizmet ticareti, 2025’in ilk çeyreğinde güçlü ivmesini korumuştur. COVID-19 dönemi hariç tutulduğunda, bu durum son on yılın genel eğilimini yansıtmaktadır. Turizm ve taşımacılık dışındaki ticari hizmetler 2024’ün ikinci yarısında önemli ölçüde genişlemiş; bu hizmetlerin ihracat gelirleri 2024’ün üçüncü çeyreğinde %8 artış göstermiştir.
Bazı Latin Amerika ülkeleri özellikle yüksek büyüme oranları kaydetmiştir: Şili (+%32), Arjantin (+%26) ve Peru (+%17). Bilgisayar, finans, sigorta ve iş hizmetleri gibi dijital olarak sunulabilen hizmetler bu büyümenin ana itici gücü olmuştur. Örneğin, bilgisayar hizmetleri ihracatında Endonezya %77, Mauritius %37, ABD ise %18’lik büyüme gerçekleştirmiştir (WTO, 2025).
Ancak, bu pozitif tabloya rağmen, hizmet sektörlerinin küresel bağlantılılığa olan bağımlılığı dikkate alındığında, devam eden politika belirsizliği yatırımları olumsuz etkileyebilir ve dolayısıyla hizmet ticaretine de zarar verebilir.
Küresel Ticaretin Geleceği
Mevcut eğilimler, imalat sanayi açısından zayıf bir görünüm ortaya koyarken; gümrük tarifeleri etrafındaki istikrarsızlık da bu eğilimi derinleştirme potansiyeli taşımaktadır. Artan politika belirsizliği, firmaları entegrasyon stratejilerini yeniden gözden geçirmeye yöneltmektedir. Şirketler pazar çeşitliliğini artırmakta, risk yönetimini önceliklendirmekte; hükümetler ise açık ticaretin avantajları ile yerli sektörleri koruma ihtiyacını dengelemeye çalışmaktadır.
Bu çalkantılı ortamda, uluslararası ticaretin artan belirsizliklerine karşı çevik ve uyarlanabilir politika önlemleri geliştirmek elzemdir. Küresel ticaretin karşılıklı faydalarına inanan ülkelerin, öngörülebilir ve istikrarlı bir ticaret ortamı inşa etmek için iş birliği içinde hareket etmeleri gerekmektedir.