Enerji Dönüşümünde Kritik Minerallerin Rolü
Temiz enerji teknolojileriyle çalışan bir enerji sistemi, geleneksel olarak hidrokarbon kaynaklarıyla beslenen bir enerji sisteminden büyük ölçüde farklılaşmaktadır.
Bakır, lityum, nikel, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi kritik mineraller; rüzgar türbinleri ve elektrik şebekelerinden elektrikli araçlara kadar günümüzün hızla büyüyen temiz enerji teknolojilerinin çoğunda temel bileşenlerdir.
Enerji dönüşümünün hız kazanmasıyla bu minerallere olan talep de hızla artmaktadır.
Kritik Minerallerin Artan Önemi
Güneş enerji santralleri, rüzgar türbinleri ve elektrikli araçlar gibi temiz enerji teknolojileri, fosil yakıt temelli muadillerine kıyasla daha fazla mineral gerektirir. Örneğin, bir elektrikli otomobil, geleneksel bir otomobilden altı kat daha fazla mineral girdisi gerektirirken, açık deniz rüzgar santralleri, gaz yakıtlı santrallere kıyasla 13 kat daha fazla mineral kaynağına ihtiyaç duyar.
2010 yılından bu yana, yenilenebilir enerji yatırımlarının artmasıyla, enerji üretiminde kullanılan mineral miktarı %50 oranında artmıştır. Kullanılan minerallerin türleri ise teknolojiye göre değişiklik göstermektedir. Örneğin:
- Lityum, nikel, kobalt, manganez ve grafit: Bataryaların performansı için kritik öneme sahiptir.
- Nadir toprak elementleri: Rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılan sabit mıknatıslar için gereklidir.
- Bakır ve alüminyum: Elektrik şebekelerinin temel bileşenleridir. Özellikle bakır, elektrikle ilgili tüm teknolojilerin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Temiz Enerji ve Mineral Talebi
Kritik minerallere yönelik talep 2023 yılında ciddi bir büyüme göstermiş, lityum talebi %30 artarken nikel, kobalt, grafit ve nadir toprak elementlerine yönelik talep %8 ila %15 arasında değişen oranlarda artış göstermiştir.
Temiz enerji teknolojileri kritik mineraller için talebin büyümesinde ana itici güç haline gelmiştir. Enerji dönüşümünde kilit öneme sahip minerallerin bugünkü toplam piyasa değeri, demir cevherinin piyasa değeri ile büyük ölçüde paralellik göstermektedir. Bakır, lityum, nikel, kobalt, grafit ve nadir toprak elementleri gibi önemli enerji geçiş minerallerinin birleşik piyasa değerinin, net-zero senaryosuna göre; 2040 yılına kadar iki kattan fazla artarak 770 milyar USD'a ulaşması öngörülmektedir.
Sürdürülebilir Tedarik Zincirlerinin Önemi
Temiz enerjinin kullanımı arttıkça kritik minerallere olan talep de artmaktadır. Temiz enerji teknolojilerine yönelik mineral talebinin; net-zero senaryosuna göre 2030 yılına kadar neredeyse üç katına, 2040 yılına kadar ise dört katına çıkacağı düşünülmektedir.
Bu gidişat göz önüne alındığında, kritik mineraller için esnek ve sürdürülebilir temiz enerji tedarik zincirlerinin geliştirilmesi hayati önem taşıyan bir konu haline gelmektedir.
Madencilik Yatırımları ve Gelecek Beklentileri
2023'teki yatırım artış oranları 2022'dekinden daha düşüktü, ancak kritik madenciliğe yapılan yatırımlar yine de %10 arttı. Lityum alanında uzmanlaşmış şirketlerin yatırımları %60 gibi keskin bir artış gösterdi. Aramalara yönelik harcamalar da özellikle Kanada ve Avustralya'nın öncülüğünde %15 oranında artmıştır.
Girişim sermayesi harcamaları %30 artarken, pil geri dönüşümündeki önemli büyüme madencilik ve rafineri girişimlerine yapılan yatırımlardaki azalmayı dengeledi.
Çin'in denizaşırı madenlere yönelik harcamaları ve bu madenleri satın alması son on yılda önemli ölçüde artarak 2023'ün ilk yarısında 10 milyar USD gibi rekor seviyelere ulaştı. Bu süreçte Çin özellikle lityum, nikel ve kobalt gibi bataryalar ile ilgili metallere odaklandı.
Kaynak: International Energy Agency