16.08.2024
Enerji Dönüşümünde Kritik Minerallerin Rolü
Temiz enerji teknolojileriyle çalışan bir enerji sistemi, geleneksel olarak hidrokarbon kaynaklarıyla beslenen bir enerji sisteminden büyük ölçüde farklılaşmaktadır. Bakır, lityum, nikel, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi kritik mineraller; rüzgar türbinleri ve elektrik şebekelerinden elektrikli araçlara kadar günümüzün hızla büyüyen temiz enerji teknolojilerinin çoğunda temel bileşenlerdir. Temiz enerji geçişleri hız kazandıkça bu minerallere olan talep de hızla artmaktadır.
Güneş enerji santralleri, rüzgâr türbinleri ve elektrikli araçların üretimi için, genellikle fosil yakıt temelli muadillerine kıyasla daha fazla kritik mineral gerekmektedir. Tipik bir elektrikli otomobil, geleneksel bir otomobilden altı kat daha fazla mineral girdisi gerektirirken, açık denizdeki bir rüzgâr santrali de benzer büyüklükteki gaz yakıtlı bir santralden 13 kat daha fazla mineral kaynağı gerektirmektedir.
2010 yılından bu yana, yeni bir enerji üretim kapasitesi birimi için gereken ortalama maden kaynağı miktarı, yeni yatırımlarda yenilenebilir enerji kaynaklarının payı arttıkça %50 oranında artmıştır.
Kullanılan mineral kaynaklarının nitelikleri de teknolojiden teknolojiye değişiklik göstermektedir. Lityum, nikel, kobalt, manganez ve grafit bataryaların performanslarında hayati öneme sahiptir. Nadir toprak elementleri rüzgar türbinlerinde ve elektrikli araç motorlarında kullanılan sabit mıknatıslar için gereklidir. Elektrik şebekeleri büyük miktarda alüminyum ve bakıra ihtiyaç duyar; özellikle bakır elektrikle ilgili tüm teknolojilerin temel taşıdır.
Temiz enerji dönüşümü mineral talebinde önemli bir artışa neden oluyor
Kritik minerallere yönelik talep 2023 yılında ciddi bir büyüme göstermiş, lityum talebi %30 artarken nikel, kobalt, grafit ve nadir toprak elementlerine yönelik talep %8 ila %15 arasında değişen oranlarda artış göstermiştir.
Temiz enerji teknolojileri kritik mineraller için talebin büyümesinde ana itici güç haline gelmiştir. Enerji dönüşümünde kilit öneme sahip minerallerin bugünkü toplam piyasa değeri, demir cevherinin piyasa değeri ile büyük ölçüde paralellik göstermektedir. Bakır, lityum, nikel, kobalt, grafit ve nadir toprak elementleri gibi önemli enerji geçiş minerallerinin birleşik piyasa değerinin, net-zero senaryosuna göre; 2040 yılına kadar iki kattan fazla artarak 770 milyar USD'a ulaşması öngörülmektedir.
Temiz enerjinin kullanımı arttıkça kritik minerallere olan talep de artmaktadır. Temiz enerji teknolojilerine yönelik mineral talebinin; net-zero senaryosuna göre 2030 yılına kadar neredeyse üç katına, 2040 yılına kadar ise dört katına çıkacağı düşünülmektedir.
Bu gidişat göz önüne alındığında, kritik mineraller için esnek ve sürdürülebilir temiz enerji tedarik zincirlerinin geliştirilmesi hayati önem taşıyan bir konu haline gelmektedir.
Son dönemdeki düşüşe rağmen yeni maden arzına yapılan yatırımlar artmaya devam ediyor
2023'teki yatırım artış oranları 2022'dekinden daha düşüktü, ancak kritik madenciliğe yapılan yatırımlar yine de %10 arttı. Lityum alanında uzmanlaşmış şirketlerin yatırımları %60 gibi keskin bir artış gösterdi. Aramalara yönelik harcamalar da özellikle Kanada ve Avustralya'nın öncülüğünde %15 oranında artmıştır.
Girişim sermayesi harcamaları %30 artarken, pil geri dönüşümündeki önemli büyüme madencilik ve rafineri girişimlerine yapılan yatırımlardaki azalmayı dengeledi.
Çin'in denizaşırı madenlere yönelik harcamaları ve bu madenleri satın alması son on yılda önemli ölçüde artarak 2023'ün ilk yarısında 10 milyar USD gibi rekor seviyelere ulaştı. Bu süreçte Çin özellikle lityum, nikel ve kobalt gibi bataryalar ile ilgili metallere odaklandı.
Kaynak: International Energy Agency