05.03.2024
Enerji Dönüşümünde Ekonominin Çeşitlendirilmesi
Enerji dönüşümü, ülkelere düşük karbonlu enerji üretimi yoluyla ekonomik çeşitlendirme potansiyeli sunarak, gelişmiş enerji erişimi ve yeşil büyüme fırsatları gibi olumlu sosyoekonomik sonuçlara kapı açmaktadır.
Aynı zamanda ülkeler, çeşitlendirmenin ve geçiş sürecinin gelir eşitsizliği üzerindeki potansiyel etkisini de göz önünde bulundurmalıdır. Her ülkenin geleceği; kendi doğal kaynakları, üretim yetenekleri ve var olan eşitsizlikler gibi kendine has faktörlere dayalı olarak şekillenecektir.Bu durum, düşük karbonlu bir dünyaya doğru geçiş sürecinin; gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ekonomilere kıyasla düzensiz ve daha yavaş olabileceği anlamına gelir.
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD)’ın konuyla ilgili bir çalışması; kapsayıcı bir enerji geçişinin temel yönlerini aşağıdaki şekilde özetlemektedir.
Enerji erişiminin artırılması
Enerji dönüşümü ve yenilenebilir enerji pazarlarının genişlemesi, ülkelerin enerji eşitsizlikleriyle mücadele etmelerine yardımcı olacak önemli bir itici güç oluşturabilir. Merkezi olmayan yenilenebilir enerji sistemleri, şebekeye uzak olan kırsal bölgelerde elektriğe erişimi ve kullanımı artırabilir. Örneğin, okulların elektrifikasyonu sayesinde, öğrencilerin BT ekipmanları kullanma imkânı artar ve düşük gelirli ailelerin daha gelişmiş öğretim materyallerine erişimi sağlanarak beceri seviyeleri artırılabilir. Ayrıca, hanelerin enerji erişiminden ve daha temiz pişirme teknolojilerinden faydalanması; özellikle kırsal alanlarda kadınların işgücüne katılımını artırarak önemli bir gelişme sağlayabilir.. Bu durum özellikle kırsal bölgeler için önemli olup kentsel-kırsal ayrımını azaltabilir. Bu alanda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Örneğin, 2014 ile 2019 yılları arasında Afrika'da güneş enerjisi sistemlerine erişim sağlayan kişi sayısı 1.6 milyondan 12.6 milyona yükselmiştir.
Doğru enerji türlerinin belirlenmesi
Yenilenebilir enerji potansiyelleri ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Bu farklılıklar, hükümetlerin kaynak zenginliklerine uygun yenilenebilir enerji alanlarını stratejik olarak geliştirmek için, doğal zenginliklerini göz önünde bulundurmaları gerektiği anlamına gelmektedir. Örneğin Fas, sahip olduğu yüksek güneş enerjisi ışınları nedeniyle güneş enerjisine odaklanmıştır. Buna karşılık Arnavutluk nehir kaynakları nedeniyle çalışmalarını hidroelektrik enerji üzerinde yoğunlaştırmıştır.
Yeşil büyüme fırsatlarından yararlanılması
Yenilenebilir enerji üretimi ve ekipmanların işletilmesinden döngüsel ekonomiyi ve iklim değişikliğine uyumu genişleten doğaya saygılı çözümlere kadar çeşitli düşük karbon sektörlerinde yeni fırsatlar ortaya çıkabilir.
Güneş enerjisine ek olarak, birçok emtia bağımlısı ülke rüzgar enerjisi ve yeşil hidrojen üretimi ve ihracatında da önemli bir potansiyele sahiptir.
Gerçekten de, yeşil enerjiyle ve bağlantılı ürünlerle ilgili yeni küresel pazarlarda, özellikle Afrika'daki gelişmekte olan ülkeler karşılaştırmalı bir avantaja sahip olabilir ve yeni istihdam fırsatlarından yararlanabilir.
Diğer emtia bağımlısı ülkeler de biyoçeşitliliğe dayalı ürünlerde fırsat yakalayabilir.
Başlangıç koşullarının göz önünde bulundurulması
Düşük karbonlu enerji dönüşümüne yönelik girişimlerin çoğu, yatırım yapma kabiliyeti ve mevcut eşitsizlikler de dahil olmak üzere bir ülkenin kendi başlangıç noktasındaki koşullarına bağlı olacaktır.
Yüksek gelirli ülkeler yenilenebilir teknolojileri daha kolay kullanıma alabileceklerdir. Öte yandan, birçok düşük gelirli ekonomi kırsal alanda enerjiye erişime veya temiz pişirme teknolojilerinin kullanımına öncelik verebilir. Bu arada, yakıt ihraç eden emtia bağımlısı ülkeler başlangıçta petrol ve kömürden doğal gaza geçebilir ve daha sonra yeşil enerji kaynaklarına yönelebilir.
Hükümetlerin bir yandan karbonsuzlaştırma çabalarının gerisinde kalmamak, diğer yandan da net sıfırın ekonomiye getireceği aksaklıkları en aza indirmek için bir denge bulmaları önemlidir. Bununla birlikte, geçişin karbon yoğun faaliyetlerin aniden durdurulmasından ziyade kademeli müdahalelerle gerçekleştirilmesi muhtemeldir.
İnsan onuruna yakışır iş imkanları ve adil geçiş
Dünya genelinde, tarım ve ormancılık başta olmak üzere işlenmiş ekosistemlerden yararlanan sektörlerde yer alan yaklaşık 1,2 milyar iş, sürdürülebilirliğe dayalı bir çevreye endekslenmiştir. Yeşil dönüşüm 2030 yılına kadar 18 milyon net istihdam artışı sağlayabilir. Bu, ülkelerin daha yeşil faaliyetlere yönelmesi ve daha önce göz ardı edilen kesimlere istihdam sağlanması için bir fırsattır.
Kaynak: UNCTAD - Commodities and Development Report 2023 - Chapter 5: Greener economy ahead