04.03.2024
Emtia Bağımlılığında Beş Faktör
Tarım, enerji ve madencilik ürünleri, küresel ticaretin temel taşlarını oluşturur. Ancak bu ürünlere aşırı bağımlılık, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomiyi savunmasız hale getirerek insanları yoksulluğa sürükleyebilir.
Gıdalarımızda kullanılan tahıllardan, giysilerimizdeki pamuğa ve elektronik cihazlarımızdaki bakıra kadar emtialar, küresel ticaretin bel kemiğini oluşturur.
Bir ülkenin mal ihracat gelirinin %60'ını veya daha fazlasını bu hammaddeler oluşturduğunda, o ülke "emtiaya bağımlı" olarak kabul edilir. Bu tür bir bağımlılık, küresel bir endişe kaynağı olmakla birlikte en çok gelişmekte olan ülkeleri etkiler.
UNCTAD'ın son Emtia Bağımlılığı Durumu raporuna göre, Avustralya ve Norveç gibi gelişmiş ekonomiler, dünya üzerindeki en az gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında yalnızca %13 oranında emtiaya bağımlıdır. Buna karşın, örgütün 195 üye ülkesinden 95'i emtiaya bağımlı olarak sınıflandırılmıştır.
UNCTAD, 50 yılı aşkın bir süredir emtia bağımlılığı konusunda düzenli raporlar yayınlamakta ve politika yapıcılarla emtia sektörü uzmanlarını bir araya getiren yıllık konferanslar düzenlemektedir. Emtia bağımlılığının kalkınma üzerindeki etkileriyle ilgili dikkate alınması gereken beş önemli husus şu şekilde özetlenebilir:
İnsan refahı ile emtia bağımlılığı arasında ters bir ilişki vardır
Emtia bağımlılığı, BM Kalkınma Programı'nın İnsani Gelişme Endeksi'ne (İGE) göre genellikle düşük gelişmişlik düzeyiyle paralel seyretmektedir. 2021 yılında, İGE puanı düşük olan 32 ülkeden 29'u emtiaya bağımlıydı. Bu ülkelerde ihracatın ortalama %82'si emtialardan oluşuyordu.
Benzer şekilde, emtia bağımlılığı genellikle kritik kamu hizmetlerine erişimin sınırlı olduğu ülkelerde görülür. Örneğin, 2020 yılında elektriğe erişim oranı en düşük olan 20 ülkenin tamamı emtiaya bağımlıydı ve bu ülkelerde emtialar ihracatın ortalama %90'ını oluşturuyordu.
Emtia bağımlılığı, ekonomik performansı etkiler ve şoklara karşı savunmasız bırakır
Emtiaya bağımlı ülkeler genellikle düşük üretkenlik, gelir dalgalanmaları, aşırı değerli döviz kurları ve artan ekonomik-politik istikrarsızlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalır.
Doğal kaynak rezervlerinin keşfi, dış para akışını tetikleyerek yerel para birimini güçlendirebilir. Ancak bu durum, geleneksel sektörlerin rekabet gücünü azaltarak ekonomiyi daha fazla emtiaya bağımlı hale getirebilir. Ayrıca, emtia bağımlılığı, COVID-19 gibi salgınlar ve uluslararası piyasalardaki fiyat dalgalanmaları gibi şoklara karşı ekonomiyi daha savunmasız bırakır.
Zambiya'nın bakıra veya Irak'ın petrole bağımlı olması gibi, yalnızca birkaç emtiaya bağımlı ülkeler daha da kırılgandır. Emtia fiyatlarındaki düşüş, ihracat gelirlerini azaltabilir ve kamu yatırımlarının azalması, para birimi devalüasyonu, artan kamu borcu ve temerrüt riski gibi sorunları tetikleyebilir. Bu olumsuz makroekonomik koşullar, firmaların karlılığını ve dolayısıyla ülkenin genel ekonomik performansını olumsuz etkiler. Ayrıca, doğal kaynaklardan elde edilen kazançları kontrol etme mücadelesi, emtiaya bağımlı birçok gelişmekte olan ülkede iç savaşları körüklemiştir.
Emtia bağımlılığı, ülkeleri iklim değişikliğine karşı daha savunmasız hale getirir
İklim krizinin ciddi bir tehdit oluşturduğu düşünülen gelişmekte olan küçük ada ülkelerinin %60'tan fazlası emtiaya dayalı gelirlerle ayakta durmaktadır. Bu ülkeler, iklim değişikliğine karşı en savunmasız 20 ülkenin %95'ini oluşturmaktadır. Bu durum, ekonomik ve sosyal zorlukları daha da artırmaktadır.
Yükselen sıcaklıklar, tarımsal verimi azaltmış, sermaye birikimini ve işçi verimliliğini düşürmüş, insan sağlığını tehdit ederek ekonomik büyümeyi riske atmıştır. İklim değişikliği kontrol altına alınmazsa, düşük gelirli ülkeler 2100 yılına kadar mevcut GSYH'nin %100'üne eşdeğer ekonomik kayıplarla karşılaşabilir. Ayrıca, yenilenebilir enerjiye geçiş çabaları, fosil yakıtlara bağımlı gelişmekte olan ülkeler için zorluklar yaratabilir. Küresel ısınmayı 2°C ile sınırlamak için petrol, doğal gaz ve kömür rezervlerinin büyük bir kısmının kullanılmaması gerekmektedir. Bu durum, bazı ülkelerin ciddi gelir kayıpları yaşamasına neden olabilir.
Emtia bağımlılığından kurtulmak zor ama imkânsız değil
Emtia bağımlılığı, bir ülkenin geleceği üzerinde kalıcı bir etki bırakma eğilimindedir. Tahminlere göre, mevcut koşullar altında emtia bağımlısı bir ülkenin bu bağımlılığı yarıya indirmesi 190 yıl sürebilir.
Ancak başarı öyküleri, bu durumun aşılabileceğini göstermektedir. Örneğin, Kosta Rika, ağırlıklı olarak muz ve kahve ticaretinden hizmet ve tıbbi cihaz ihracatına geçiş yapmıştır. Malezya ise kauçuk ve kalay üretiminden elektronik üretimine yönelmiştir.
Her iki ülke de imalat sektörünün, gelişmekte olan ülkelerde emtia bağımlılığını aşmak için etkili bir yol olabileceğini göstermektedir. İmalat sektörü, emtia kullansın ya da kullanmasın, ihracatın ve ekonominin çeşitlendirilmesine katkıda bulunur. Ancak bu dönüşüm, güçlü bir siyasi irade, uzun vadeli bir kalkınma vizyonu ve gerçekçi bir uygulama stratejisi gerektirir.
Yenilenebilir enerji, emtia bağımlılığını azaltmak için bir fırsat sunar
UNCTAD'ın Emtia ve Kalkınma Raporu 2023, emtiaya bağımlı ülkelerin ekonomilerini daha çeşitlendirilmiş, dirençli ve düşük karbonlu bir geleceğe hazırlayarak sürdürülebilir büyümeyi nasıl sağlayabileceklerini özetlemektedir.
Bu ülkelerin çoğu, güneş, rüzgâr ve hidroelektrik gibi henüz kullanılmamış yenilenebilir enerji potansiyeline sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak, ihracatı çeşitlendirmek, istihdam yaratmak ve enerji eşitsizliklerini azaltmak için önemli bir fırsat sunar. Örneğin, güneş enerjili mini şebekeler, uzak bölgelere elektrik sağlayarak okulları modernleştirebilir ve hanelere daha temiz pişirme teknolojileri sunabilir.
Ancak, temiz enerji için hayati öneme sahip kobalt, lityum ve bakır gibi mineraller arasındaki rekabet, emtia bağımlılığını yeniden tetikleyebilir. Bu nedenle, ülkelerin yerel mineral işleme kapasitelerini artırması ve emtia tedarik zincirlerini güçlendirmesi büyük önem taşımaktadır.